Viktorya döneminde insanlar, eserlerinde Rob Roy adında atılgan ve şövalye ruhlu bir kanun kaçağını canlandıran Sir Walter Scott'un romanlarının büyüsüne kapılmıştı.

Tabii ki, gerçek biraz daha az göz alıcıydı.

Yüzyıllar boyunca 'Vahşi MacGregorlar', sığır hırsızları ve haydutlar, İskoçya'daki Trossachs'ın vebasıydı.

Klanın en ünlü ya da kötü şöhretli üyesi, kızıl kıvırcık saçları nedeniyle hayatının erken dönemlerinde 'Roy' adını alan Robert MacGregor'du.

Vahşi MacGregorlar isimlerini ve yaşamlarını 'sığır kaldırma' ve hırsızlara karşı koruma sağlama karşılığında insanlardan para alma yoluyla kazandılar.

On sekizinci yüzyılın başlarında Rob Roy MacGregor, çiftçilerden sığırlarının güvende kalmasını sağlamak için yıllık kiralarının ortalama %5'ini talep ederek gelişen bir koruma rantı kurmuştu.

Argyll, Stirling ve Perth'teki diğer akıncılar üzerinde tam bir kontrole sahipti ve bu sayede müşterilerinden çalınan sığırların kendilerine iade edileceğini garanti edebiliyordu.

Ödemeyenler pişman oldu... çünkü sahip oldukları her şeyi ellerinden aldı.

Rob Roy tartışılacak bir adam değildi!

1691'de Kippen'in Lowland bölgesinde bir baskına liderlik etmesi dışında, ilk günleri Montrose Dükü'nün himayesinde Highland sığırı alıp satan bir çoban olarak huzur içinde geçti.

Ancak 1712 iyi bir yıl değildi ve Rob Roy sığır piyasasındaki 'çöküş' nedeniyle sermayesinin çoğunu kaybetti. Ancak yılmadı ve çeşitli reisler tarafından işe yatırılan 1000 sterlini alıp kaçtı ve sığır hırsızı oldu.

Sığırların çoğunu daha önceki hayırseveri Montrose Dükü'nden çaldı.

Özellikle de baş düşmanı Argyll Dükü Rob Roy'u desteklediği ve ona Inverary'den çok da uzak olmayan Glenshira'da sığınak sağladığı için Dük bu durumdan hiç hoşnut değildi. Montrose intikamını MacGregor'un evini ele geçirip karısını ve dört küçük oğlunu kışın ortasında dışarı atarak aldı.

Onun ardından annus horribilis 1712'de Rob Roy hileli iflasla suçlandı ve 1715'te Sheriffmuir'de tahttan indirilen Stuartların isyancı ordusunun peşinde, eline geçirebileceği herhangi bir ganimet için sabırla beklerken bulundu.

Sonu, 1717'de Atholl Dükü'ne teslim olmak zorunda kaldığında geldi, ancak muhtemelen Argyll Dükü'nün koruması sayesinde kaçmayı başardı. Ancak Rob Roy sonunda yakalandı ve tekrar hapsedildi.

1727'de Barbados'a nakledilmek üzereyken Kral I. George tarafından affedildi ve artık gençleşmediği için (ellili yaşlarının ortasındaydı) yerleşik hayata geçme zamanının geldiğine karar verdi.

Bunu yaptı ve hayatının geri kalanını barışçıl, yasalara saygılı bir vatandaş olarak yaşadı... yani, bir iki düello dışında.

Aynı şey vahşi oğulları James ve Rob Oig (Genç Robert) için söylenemez, ama bu başka bir hikaye!